Sık Sorulan Sorular / Cevaplar

En büyük insan organı olan cilt, 2 metre kareye eşdeğer bir alanı kaplar ve 10 kg ağırlığa sahip olabilir. Dahili olarak homeostazı korurken dış çevreye karşı koruyucu bir bariyer görevi görür. Cilt, hipodermi (deri altı dokusu) adı verilen yağlı bir tabaka üzerinde kalan epidermis ve dermis olmak üzere iki ana katmandan oluşur. Epidermis ve dermiş sırayla alt tabakalardan oluşur. Epidermisin dermişe yapıştığı bölgeye dermal epidermal bağlantı noktası denir. Vaskülarize dermis ve avasküler epidermis arasında bulunan oksijen, besin maddeleri ve atıkların değişiminden sorumludur.

Cildin birçok önemli fonksiyonu vardır . Bunlardan bir tanesi de kimyasal veya mekanik yaralanmalar veya morötesi radyasyon gibi dış çevreye karşı koruyucu bariyer oluşturmasıdır. Diğer fonksiyonu da ağrı, dokunma, basınç ve sıcaklığa karşı duyarlılıktır.

Yara iyileşmesi, ideal olarak anatomik sürekliliğin ve fonksiyonun restorasyonuna neden olan karmaşık ve dinamik bir süreçtir. Tüm süreç yaralanma anında başlayıp aylar ila yıllarca sürebilen bir dizi çakışan olaydır. Yara iyileşme süreci üç aşamaya ayrılabilir: (1) İnflamatuar, (2) Proliferasyon ve (3) Yeniden modelleme.

Bağışıklık sisteminde herhangi bir sorun olmayan bir insanda bu 3 süreç de bağışıklık sistemi sayesinde kendiliğinden gerçekleştirilir. Yani temiz ve nemli tutulan her yara zaman içinde kendiliğinden iyileşir.

Akut yaralar genellikle travmatik veya cerrahi kaynaklıdır. Genellikle bu yaralar aniden ortaya çıkar, yaranın iyileşme sürecinde hızlı bir şekilde hareket eder ve ideal olarak, önemli komplikasyonlara neden olmaksızın normal yara kapanmasına neden olur. Akut yaraların örnekleri yırtılmalar, hayvan sokması veya bıçak yaralarıdır. Kronik yaralar, normal yara iyileştirme işleminin birinde (genellikle inflamatuvar faz) veya yara iyileştirme fazlarının daha fazla noktasında sıkıştığı bir yara olarak tanımlanabilir. Kronik yaralar karakteristik özelliklere sahiptirler ve akut yaralarla karşılaştırıldığında zamanında ve düzgün bir şekilde iyileşirler. Kronik yaraların büyük çoğunluğu üç kategoriye ayrılabilir: venöz ülser, diyabetik ve basınç ülserleri.

Nitelikli bir yara bakımı yaranın infeksiyon etkenleri, travma, zarar verme olasılığı yüksek ajanlarla temasın önlenmesi ve yarada tekrar cerrahi bir girşimi gerektirecek koşulların oluşmasının önlenmesi ile sağlanır. Bunun için yaranın temiz ve nemli tutulması ve enfeksiyon etkenlerine karşı dış ortamla bağlantısının kesilmesi sağlanmalıdır.

Actolind® w Solution’un içeriğinde bir yüzey aktif madde, Poliheksanid (PHMB) ve saf su bulunur. Actolind® w Gel’in içeriğinde bu iki maddenin yanında nemlendirici ajanlar da bulunur.

Yüzey aktif made ( Poloxomer ) ve Poliheksanid’in kombinasyonu
• Yara yüzeyini temiz ve nemli tutarak iyileşme süresini azaltır.
• Polihekzanid’in büyük molekül yapısı sayesinde ciltte emilmeyen ürün yara yüzeyinde koruyucu bir film tabaka oluşturur. Antibakteriyel etkili
Polihekzanidin oluşturduğu film tabakası sayesinde dış ortamla teması kesilen yara yüzeyinde bakterilerin üreyerek çoğalmasını engeller ve böylece yara yüzeyinin stabil kalmasını sağlar.
• Yara yüzeyinde film tabakası oluşturarak ve yarayı doldurarak cilt ile yara bandı, kompres, sargı bezi gibi metaryaller arasındaki boşluğu doldurmak yoluyla bu metaryallerin etkinliğini arttırır.
• Yarayı sürekli nemli tutarak yara kabuklarının oluşmasını ve sargıların değişimi esnasında sargıya yapışan bu kabukların koparak yaranın yeniden açılmasını engellemek yoluyla yaranın iyileşme sürecini kısaltır.
• Pansuman esnasında sargıları çözmeden önce bu sargıların ıslatılması yoluyla sargının yaraya yapışmasını engeller. Böylece sargının daha kolay çözülmesini sağlayarak yapışan kabukların kopması nedeniyle pansuman esnasında acı oluşmasını önler.

Yüzey aktif madde olan Poloxomer ve nemlendirici ajan yara yüzeyindeki kabuklar ve nekrotik dokuyu yumuşatır. Böylece yara yüzeyinin yıkanması yoluyla nekrotik doku yumuşatma, gevşetme ve müteakip olarak ayrılma yolu ile yara yüzeyinden uzaklaştırılmasına yardımcı olur.

Actolind® w Solution:
Halihazırda yara örtülerini gevşeterek çıkarmak için; sargıları ( kompres, sargı bezi, gazlı bez vb ) ürün ile ıslatın ve yara kabuklarını yumuşatmak ve gevşetmek için 10-15 dakika boyunca bekleyin. Daha sonra, gevşetilen malzemeyi çıkararak yarayı Actolind® w Solution ile yıkayın. Actolind® w Solution yara yüzeyini temizleyecek ve koruyucu bir film tabaka oluşmasını sağlayacaktır. Arkasından sargıları yenileyerek pansuman işlemini tamamlayınız.

Actolind® w Gel:
Yarayı Actolind® w Solution ile temizledikten sonra uygulayın. Actolind® w Gel bir «leave on» ürünüdür ve yara yatağında koruyucu bir film tabaka oluşturacaktır. Bu, alınması zor kabuk ve nekrotik dokuların yumuşatılmasını da sağlar. Jelin yaranın üzerinde bırakılması sürekli bir kapatma alanı sağlar. Böylece yara yüzeyinin dış ortamla bağlantısı kesilmiş ve yara yüzeyi iyice doldurulmuş olduğundan sargıların etkinliği de arttırılmış olur. Koruyucu tabaka sayesinde yara yüzeyi enfeksiyonlardan korunur, yüzeyde bakteri oluşumu engellenerek yaranın stabil kalması sağlanır. Küçük ve yüzeysel yaralarda sadece Actolind® w Solution uygulayınız. Büyük ve derin yaralarda yara yüzeyini Actolind® w Solution ile yıkadıktan sonra yara yüzeyini Actolind® w Gel ile iyice doldurduktan sonra sargıları uygulayınız.

Actolind® w Solution ve Actolind® w Gel’in kullanılabileceği süre için herhangi bir sınır yoktur. Actolind® w Solution ve Actolind® w Gel özellikle iyileşmesi zor yaraların uzun vadeli tedavisi için tasarlanmıştır.